BİZİM SİNEMAMIZ

İran Sineması’na çok özenirdim. Şahsiyetli, kimlikli filmler olduğunu düşünürdüm. Birkaç sahnesini izler izlemez “bu bir İran filmi” diyebilirdiniz.

Neden bizim böyle bir sinemamız yoktu ki?!.

Üstüne düşündüm, yazdım, çizdim…

Benden önce de birileri farketmiş bu sorunsalı. Metin Erksan, Halit Refiğ mesela. Ulusal Sinema arayışları olarak geçer bu konu, Sinema tarihimizde. Yücel Çakmaklı da bu konu üstüne düşündü. Ama o adına “ milli sinema” dedi. Tek sorun bu gayret içindeki yönetmenlerin köklerimizi ya da vizyonumuzu başka başka tanımlamaları idi.

Biz kimlik sorunumuzu aşmadan, ortak bir dili yakalamadan ulusal sinema dilini de zaten yakalayamayız ama olayın başka boyutları da varmış meğer!

İran, devrimden sonra kapılarını dış dünyaya kapıyor ve tvde yabancı dizi ve filmlerin gösterilmesini de yasaklıyor. Bu durumda kendi filmlerini üretmesi gerekiyor. Yerli sinemayı teşvik ediyor ama önce şekillendiriyor.

Farabi Sinema Enstitüsü bu amaçla kuruluyor. Burada çalışan uzmanlar belli kurallar, yol ve yöntemler belirleyerek, devlet politikasının sinema diline dönüşmesine fayda sağladılar.

Sanat her koşulda yapılır. Kısıtlamalar altında, baskıcı rejimlerde, üç metre karede, üç santimetre karede… İran sinemaya müthiş teşvik veriyor, sonuç şeriat sineması olsa da dünya çapında bilinirlik ve başarı sağlanıyor.

Otokratik rejimlerin öncü sanatkârları, özgür düşünce olmadan sanatın tükeneceği gerçeğini gözden kaçırıyorlar. Zaten İran’da özgür düşünceye hoşgörünün izlerine rastlanmaya başlandı. Cesur yaklaşımları olan filmler çekilmeye, toplumsal hayatta da cesur denebilecek adımlar atılmaya başlandı.

Yanlış anlaşılmasın, global etkinin ve yabancı filmlerin piyasayı ele geçirmesinin elbette karşısındayım. Yerli üretim televizyonda da sinemada da öncül olmalı.

Neyse ki artık Türk sineması deyince akla temposuz, uzun, yavaş, karanlık filmler gelmiyor. Yeni sinemamızın aynı bizler gibi daha dinamik, heyecanlı, hareketli ve daha güler yüzlü olduğunu görüyorum. Şimdilik bana bu da yeter!

* 30 Haziran 2020 tarihli Bartın Gazetesi’de yayınlanmıştır.

Loading

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir