CİDE YOLU

Bartınlı Nazım Abi ve İlyas Temel Şafak’la bir Cide seferi düzenledik. 

 

Nazım Ulukürüz için “O Bartınlı değil” düzeltmesi yapabilirsiniz. Ben de sizi düzeltirim o zaman. Benim babamın babası onun da babası Bartınlı. Ama Nazım Abi benden daha Bartınlı’dır. Konu kapanmıştır. 

 

İşte o Nazım Abi’ye dedim ki ben Cide’ye sensiz gitmem. Olur kardeşim, dedi. 89 virajı benimle gitti ve geldi. 

 

Babam saymış, virajlar 89 adet. Esen Abi’ye söylemiş. Cide dönüşü bize Konya mutfağı ikramı yapmıştı. Ben yiyemeyeceğim çok fenayım, deyince gülerek anlattı, “baban saymış o virajları biliyor musun?”

 

Esen Abi’den babamı dinlemek öyle hoşuma gidiyor ki anlatamam! Beni üzmeme gayreti göstererek, bilgilendirmek istercesine… Küçük küçük hikayeler öğretiyor bana. O da benden ilginç hikayeler dinliyor ama! Anılarımızı değiş tokuş yapıyoruz.

 

Neyse işte, 89 virajı geçtik Nazım Abi ile. Arabamızda bir kişi daha vardı, Halil Tekin. İyi ki vardı. Aradan bir ay geçti duygularım ve belleğim yeni yeni yerleşiyor ve bunu daha iyi anlıyorum.

 

Gazeteci milletine güven olmaz derler bilirsiniz. Bir kısım medyanın bir kısım mensupları için doğru olabilir bu söz. Böyle bir yolculuğa tanık olmak, bu  tür bir bir yaklaşıma -sansasyonel- çok açık bir durum.  Bir kere abuk sabuk bir başlık atıverirler hemen, dikkatleri çekmek için. Duyguları abartıp okuyanı kışkırtırlar, illa ki provake ederler. Nazım Abi vesilesiyle tanıdığım bu gazeteci arkadaş böyle değildi, öyle de yapmadı. 

 

Kaçın kurasıdır onlar değil mi, insan sarrafıdırlar yani… Kimin yalan söylediğini, kimin doğru yerde durduğunu hissederler, hisleri ve mantıkları gelişmiştir yıllar içinde.

 

Böyle bir kadroyla gittik Babamın müze evine girdik. 

 

Ben yoktum.

 

Bilimsel ve etik hatalarla dolu o müze evde Rıfat Ilgaz’ın sadece iki çocuğu ve bir evliliği olduğu bilgisi vardı. Bu tür birçok basım, çekim, yayın zaten mevcut. 

 

Bekliyordum, şaşırmadım. Ama üzüldüm elbette. Taştan değilim. 

 

Babamın bastonu vardı, montu vardı, kazağı vardı, aile resimleri vardı ama ben yoktum orada. 

 

Beni Twitter’dan Cide’ye davet eden “Cide Belediyesi” adlı kullanıcıya teşekkür ederim. Yolda eşlik edenlere de. 

 

Ben ve annemle ilgili anlatılmış nice şeyi duymak ve düzeltmek de böylece nasip oldu. 

 

ÇOK YAŞA BARTIN GAZETESİ!

 

96 yaşına mı girdi, 97’den gün mü alıyor? ( Hanımların doğum günü spekülasyonu!) 

 

Onu bilmem ama babamın bu gazeteye hayran olduğunu biliyorum. Bir yazarın gazetesinde aradığını bulmuş olması, ona gönül bağı ile bağlı olması nasıl bir şey bilir misiniz? Anlatayım:

 

Babam Bartın Gazetesi’nde yazmaya yeni başlamış. 25 kuruşu verip alanları görünce gözlerine inanamamış. “Hoca bak, yazın nasıl da okunuyor” diye beni şevklendirmek için mi yaptırıyorsun bunu, demiş Esen Abi’ye. ( Azim Kitabevi’nde otururken aynı sahneye tanık olup, şaşkınlık yaşadığımda dinlemiştim bu hikayeyi.) 

 

Bilirsiniz, yerel gazeteler resmî ilanlarla ayakta kalır. Parayla alınması da halkın o gazeteyi sahiplendiğini gösterir. 

 

Bu niteliğe sahip bir avuç yerel gazete var Türkiye’de.

 

Öyleyseee, hep beraber!

 

İyi ki dooğdunnn Bartın Gazetesiii!

 

İyi ki varsın.

 

  • 07 Eylül 2019 tarihli Bartın Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir