GELİYOR GÜLLERİN SAHİBİ!

Burası Serebrenica olsun diye bekleşen
Sırpların mahallesindeyim sabah akşam,
Yeryüzünün görüp göreceği
En cibilliyetsiz ve haysiyetsiz kötülerinin,
Ayşelerin namusundan mükellef olduğu bir ülke burası!
Hey, açıktan geçen siz Hadım Ayşeler!
Kimmişim ben bildiniz mi?
Zilliyetimi buldunuz mu?
Zürriyetimi tuttunuz mu?
Tutup da uzaklara götürüp,
Kör kuyulara ittiniz mi?
Tuttuğun orucu boşa tuttun,
Bana ait olanı bırakmadıkça.
Şimdi ben senin tüm varlığını kabz edeyim de gör!
Kudret nedir, neye denir, ölç bakalım kimin kudreti daha kebir?!.
Bölerek yönetemezsin,
Eyâletlere değil, köylere değil,
Hânelere böldün memleketi!
Hâneleri içerden ikiye böldün önce,
Sonra da dörde.
Önce kadınla erkeği ayırdın,
Sonra çocukla ebeveyni.
İstavroz yapa yapa böldünüz,
Budur sizin dörde olan muhabbetiniz!
Her sokakta başka dava ama,
Her evin yangını aynı,
Demek her yer aynı lânetliye bağlı.
Bu dirliksiz birlik,
Çan seslerinin geldiği yerden,
Ölmeden tabutlara koyup masum bedenleri,
Diri diri yakanların cenazesinde sıra!
Şimdi çalsın çanlar Tanrıdan korkanlara!
Biz hakkıyla korktuk ondan,
Adımızın er olması ondan!
Ya gelirse, ya dönerse, bize suç üstü yapıp,
O da bizi ya çarmıha çivilerse diye,
Yezitçe korkanların,
Hesap gününden kaçması gibi değildi,
Bizim kaçışımız!
Biz şeytandan kaçtık,
Onun çirkin sıfatından!
“Savaş” emrini duyana kadar kaçmaktır bizim ahlâkımız, o mel’ûndan.
Sizse kaçtınız hep Tanrıdan.
Nereden “gel” derse bize,
biz koştuk ona doğru,
Hem de hiç sorgulamadan…
Sığındığınız o kaleler bir emriyle yıkılır,
Beyazlar örtemez, yüzünüzdeki cehennem isini,
Tanrı hakkıyla bilir hepinizin necis işini.
Ey İblis, mühlet doldu çoktan,
Kurallara uymadın ve ben zamanı durdurdum!
Şaşırtmaktan öte gittin,
Can almak için tuzaklar biçtin,
Sen iddianda çok ileri gittin.
Yazık oldu yüzbin yıllık mesaine,
Tanrı’yı savuşturmak için,
Gece gündüz tuttuğun onca nöbete!..

Devam edecek…

Loading

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir