Zıtlıklar için “birbirini tamamlar” denmez mi? Ölümle hayat, gece ile gündüz, dişi ile erkek gibi. Benim için soyut ile somut, mistisizm ve realite, birbirini tamamlayan zıtlıkların en ilgi çekicilerinden. Gençliğimden beri üzerine çok düşündüm, kafa yordum, kendi üzerimde denemeler yaptım. Hatta bu yolda kendi hayatımı deneysel yaşadığımı söyleyebilirim.
Sözgelimi ben ekonomimi yaparken “bereket” ve “helal” kalemlerine de yer veririm. Bu soyut kavramların belli bir mantıktan ve deneyimden süzülüp geldiğini, beni kâra geçirecek değerler olduğunu düşünürüm. “Yemeğin bereketi ekmek, giyimin bereketi atlet” diyenlere saygı duyarım. Halkı sevmenin onun değerlerini de sevmek, halkı anlamanın onun değerlerini de anlamak olduğunu düşünerek bütün böylesi örnekler üzerinde kafa yordum.
Haram kavramı mesela… Haram benim için risk demek. Hangi işlere haram denmiş? Toplumsal ve etik değerlere uymayan, yasalara ve sağlık kurallarına aykırı işlere… Haram işlersen risk alırsın, yani sonuç olarak kaçınılmaz şekilde edersin, bulursun…
Tek başına, önce yakın çevresini sonra dünyanın büyük bölümünü son derece özgün ve yeni bir hikâyeye inandırabilen Hz. Muhammed, bu işi emin olma niteliğiyle yaptı. İşbu halde sözüne güvenilen emin kişi olmanın, en yüksek kredi puanı, bu şekilde kazanılmış itibarın en yüksek “kredibilite” olduğunu düşünüyorum.
Soyut somut kavramları en realistlerimiz bile karıştıra karıştıra kullanır ama pek de fark etmezler. “Atatürk ölmedi, yüreğimde yaşıyor” diye marşlar söylerken hayat ve ölüm gerçeklerini bir güzel harman ettiğimizi anlıyor muyuz?
Tek kanatla uçan kuşun kendine hayrı yok. Zıt kavramlar belki sandığımız kadar “zıt” değildirler. Fizik ve metafizik (meta, ötesi demek) çift kanatlı kuş gibi beraber uçamaz mı?
21 Haziran Babalar Günü.
Babam ölmedi.
Sizin için şiirleriyle, yazdıklarıyla, yaptıklarıyla, benim için damarlarımda dolaşan kanda hala yaşıyor.
* 20 Haziran 202 tarihli Bartın Gazetesi’nde yayınlanmıştır.