Başını alıp boşunu veririm
O boşları biriktirip hurdacıya giderim
Bizde sultanlık kan pazarında satılır
Hilecinin hurdacının elinden boşları vererek alınır…
Kendi de çok gezerdi ol senin şefaatçin
Gündüz gece her dem kervan peşinde
Kumları çakılları killeri tepmekten bezerdi
Bıkardı, bikarardı,
Hep böyle ne o yana ne bu yana,
Av oldu bir gün Hatice gibi kervancıya…
Ashab’ın köpeği nasıl bekledi, tuttu da kapıyı?
Kapıyı beklemeyip gidenin,
Köpek kadar yoktur hakkı!
Böylesini keyfin isterse koy içeri,
Keyfin dilemezse sal dışarı…
Vermezsen bir kerecik muradını,
Asla sabretmez bu hayınlar evladım!
“ Bana daha iyisi, daha çoğu da var” diyerek,
İddia etmeylen, dört nala tepiklerler…
Giderler de ne olur heyyy bu erler?
Elleri boş gözleri yaş, dönüp de gelirler.
Kulaksız kul haksız dönüp de geleni öp de başına koy,
Bunların kötüsü meydanda and verir,
Seni ayağına getirmeye, düşürüp de hileyle hurdayla…
Bu temaşada başrol Deccalin iyi bak ona,
“ Hanıma köle olma” diye diye,
Hanımı alır elinden köle ediverir düşmana!
Sonra kimse yetişemez, darağacındaki pişmana!..
Hayandakini bırakıp yükünü hafiflet,
İskele mi sandın burayı İskele Babası?
Boşaltıp malını, dünya turuna çıktın,
Yürü hayasızca öyleyse anca gidersin,
Varınca oradaki haremine bizden de selam edersin!..