Gördük sevgili Erkan Aşçıoğlu, Zorlu Ay Mart’ı!
10 Mart tarihli Bartın Gazetesi’ni açıp bakınız ve Erkan Aşçıoğlu’nun Zorlu Ay adlı yazısını okuyunuz. Bizi uyarmıştı.
Neyse ki atlattık. Onun tabiriyle yumuşak huylu Nisan geldi nihayet. “Şöyle veya böyle, yine de bahar günlerine adım atılmıştır. Gam çekmeye gerek yoktur… Şarkıda olduğu gibi: Gam çekme güzel n’olsa baharın sonu yazdır.”
Amin!
Dua niyetine olsun.
O kahrolasıca mikroba yaza kadar süre verdim. Hele bir gitmesin dünyamızdan; üstüne çamaşır suyunu boca edip, kızgın demirlerle dağlayıp, onu dipsiz kuyulara atacağım!
Rehabilite olmak için yazıyorum bu saçmaları. Bizimkiler (ebeveynlerim) de ne zaman bir şeylere öfkelenseler, sıkılsalar, kızsalar ve normal yollardan (kanun, adalet vs.) hırslarını alamasalar kağıtlara dökerlerdi içlerini. Annem “yazmak beni tedavi ediyor” derdi. Evde sağlıklı kalmak için okumak tavsiye ediyorlar ya, ben de yazmayı ekliyorum bu nasihatlere.
Dervişler toplumdan kaçıp tenhaya sığınma işini pek severlermiş, bunu özellikle rabıta seansları için tercih ederlermiş. Rabıta kurmak mürşidle yani yol gösterici/kılavuz rolündeki öğreticiyle oluyor. Peygamber ve Allah’la rabıta çalışanlar da var.
Akıl sağlığı için pek tavsiye edilmiyor ama bu temrin (egzersiz) dervişliğin nerede ise koşulu.
Toplumdan uzak olmak, “self izolation” yapmak neye yarar? Biraz düşün sporu yapalım. Sizin okumak için benimse yazmaya geniş geniş zamanımız var nasıl olsa.
Uzlette neler yapılır?
Önce mıntıka temizliği yapılır.
Hop, o da ne?
Söyleyeyim: Biz asker milletiz disiplin bize lazım! Türkler İslamiyet’i savaşan bir Peygamberin getirdiği bir öğreti olduğu için sevmiştir, unutmayın.
Evet temizlik ve düzen zihnimizin raflarını tasnif etmemize yardım eder. Fazlalıkları atabilmek aslında bir zihin terbiyesi değil de nedir?
Uzlete çekileceğimiz yeri düzenledik, fazlalıklardan arındırdık ve temizledik. Şimdi sırada midemize neyin gireceği konusu var.
Ortayı bulmak en zor zanaattır arkadaş! Ne az ne çok, ortayı bul, o işte.
…Vee üretkenlik, yaratıcılık görevlerimiz. Üretmeyen yok olur gider. İşleyen demir ışıldar misali. Kaslar çalışmalı, vakit değerlenmeli, artı değer ortaya çıkmalı: Normalde para verilip alınacak bir şeyi üretmeniz lazım. Bu bir tencere yemek de olur, bir somun ekmek de… Kapıları boyamak da olur, bir tamiratı gerçekleştirmek de… Bir öğrenme işi de olur, öğretmek de… Giyecek bir hırka örmek de olur, bir beste yapmak da.
Günlük temizlik işlemleri buna girmiyor, üzgünüm. (Annem çok kızardı bu “üzgünüm”e, onu anmak için yazdım.)
Ara sıra sessiz kalıp muhakeme etmek de gerekiyor. Şükredilecek şeyleri gözden geçirmek, noksanların üzerinde durup nasıl tamam olurlar konusuna bakmak.
Böylece bir gün huzurla geçer. Ama “sevmek” işleminden yoksun kalmamalısınız. Çiçek ve kedi uzlet dostudur.
Hele de kafa dengi bir hayat arkadaşınız varsa bu programınızı beraber yapar, seyrü seferinizi beraber gerçekleştirirsiniz.
Öyleyse rasgele! İşlerim bekler. Sizin seyriniz mübarek olsun!
10 Nisan 2020 tarihli Bartın Gazetesi’nde yayınlanmıştır.