BAHİSLER KAPANIYOR!

BAHİSLER KAPANIYOR!

Cern’de neyi bulmaya çalışıyorlar ya da neyi arıyorlar bilmiyorum ama iyiliğin kötülüğe üstün gelip gelmeyeceği yüzlerce yıldır merak konusu.

Sadece merak konusu da değil, bahis konusu da aynı zamanda. Haklı mı kazanacak güçlü mü yenecek? Kötü kurtlar, kırmızı başlık takıp saf genç kızları daha ne kadar kandırabilecekler? Köle Spartaküsler, kahraman, gözü pek askerler, modern dünyanın tiranlarını sarsabilecek mi? Kooskoca devletler minnacık toprakları yalayıp yutabilecek mi? Bahisler hiç bitmiyor, bitmeyecek.

Bahisler kızıştığında, bitmez bir sarmala girildiğinde doğa bize hep dur der. Omuzlarımızdan tutup sarsar. Küçük kıyametler, büyük kıyametler artarda kopar. Ya biri ölür ya yanardağ patlar.

Bütün bunlar olurken kendi galaksilerinde sessizce seyreden, hayatlarımızda olmakla olmamak arasında bir yerde durmayı tercih eden gölgeler vardır bilir misiniz? Meczuplar. Onlar deli değildir, farkında olan, uyanmış kişilerdir. Bahiste bütün varlığını kimsenin oynamadığı ata yatırmış adamlardır onlar. Deli de derler onlara. Geçende Düzceli dostlar, onlardan birini, Mustafa Şaban’ı anlattılar bana.

Mustafa Şaban’ı birkaç “hayırsever” almış akıl hastanesine yatırmış, döndüklerinde kendilerinden önce ilçeye vardığını görmüşler. Bunun olanaklı olamayacağını gene kendileri söylemişler.

Hacca giden Düzceli doktor onu orada görür, arkasından seğirtir ama yetişemez. Kaymakamı arar, o da Mustafa Şaban’ı aratır. Akçakoca’da yoktur.

Birçok kişinin onunla anısı var. Herkese ister istemez gösterdiği ufak tefek kerametleri var. Halimizi bilirdi, kalbimizdekini bilirdi diyorlar.

Kurdu, kuşu, yılanı, balığı dağ bayır dolaşıp beslermiş. Bir harabede yaşamış, kimseden bir şey istememiş, herkesin de verdiğini kabul etmemiş.

Bilirsiniz bu kişileri. Siz de duymuşsunuzdur ya görmüşsünüzdür ya da görenleri görmüşsünüzdür.

Bu dünyadan, kim neyi isterse onu alıp gidiyor. Mustafa Şaban’ın bir heybesi varmış, hep omzunda taşırmış. Sürekli bir şeyler yazar içine atarmış.

Herkes yazısının çok güzel olduğunu söylüyor. Medresede okumuş.

Vefat edince oraya yakışır diyerek Evliya Camii’ne defnediyorlar.

Fotoğraf Kaynak: https://akcakocadansafranboluya.blogspot.com/2008/09/mustafa-aban.html

***

HAYAL GİBİ

Birkaç hafta önce söylemiştim, ders çalışıyorum. Doktora için çeşitli puanlara ihtiyacınız var. Onları aldıktan sonra da bilim sınavına giriyorsunuz. Lisansta ve yüksek lisansta öğrendiklerinizden soruyorlar.

Altı sene okudum, on sene de ben okuttum. Konulara, filmlere bakıyorum, hiç okumamış gibiyim.

Hayat da böyle işte. Geçip gidiyor, hiç yaşanmamış gibi olmak üzere.

Loading

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir