BÜDELALAR, ABDALLAR…

Allah adamları fırka fırkadır. Tefrika olmuşlardır ama aralarında uyumsuzluk değil uyum vardır. Farklılıkları kavga gürültü değil çeşitlilik yapar.

Meczupları daha önce anlatmıştım, daha doğrusu Sümbül Efendi’nin Meczubu’ndan aktarmıştım. Bugünkü dersimizin konusu Büdelalar ve Abdallar. (Hakkın, hakkaniyetin yolunun ağırlığından korkanlar, onlara budala ve aptal da derler.)

Nitekim korkaklara göre değildir bu yollar. Varsın hak yolunun yolcularına türlü türlü küçük görücü, küçümseyici isimler yakıştırsınlar. Biz gerçek anlamlarına bakalım. Benim çevrem geniş, buldum bir büdela sordum. Kimmiş onlar, niye hor ve hakir görülürlermiş?

“Bedel ödeyenler”miş meğer… Üzerlerinde kıl kadar kul hakkı olmaması, kalmaması için. Halk arasında bu işe talip olmak delilik sayılıyor. Oysa sadece mana aleminin mezofobik titizliğidir bu, başka şey değil. Ama olacak şey de değil! Mikroptan kaçmak nasıl imkansızsa kul hakkından kaçınmak da o denli imkansız görülüyor!

Şu günlerde yaptığımız gibi değil mi? Hep beraber, görünmez olacak kadar küçük, mikron kadar bir kötülükten kaçınmıyor muyuz?

Neler yapıyoruz mesela korunmak için? “Yakınlar” (*) dışındakilerden uzak durmak, halk ile araya mesafe koymak ilk aklımıza geleni. Ağzımızı burnumuzu kapamak nasıl ama? “Az konuş, az ye” görseli gibiyiz!

Bu pandemide de titizlik etmeyip, “aman canım korunmak nasılsa imkansız, öyleyse sal gitsin” diyerek tedbirsizliği seçenler oluyor. Kul hakkı konusunda nasılsa mümkünatı yok, sal gitsin diyenler olduğu gibi.

Ne yapıyorlar, fetva alıyorlar. Böylece cehennem ateşi onları bulmaz sanıyorlar. Fetvaları ne peki? Bir her şey İslam için, iki her şey halifelik için.

“Bu hırsızlık değil midir”diyorsun, “bir gün halifeliği getirebilmek için” diyor adam. “Bu yaptığın uygunsuz değil midir” diyorsun, “İslamın itibarı için” diyor. Diyor ve ekliyor: “Müslüman vakur olmalı, İzzet sahibi olmalı.”

Kavramlar çorba oldu abi. Ben susuyorum o zaman. Ama karnımdaki durmuyor işte, söylemeden edemiyorum.

Yamalı hırkayla da vakar sahibi olursun, diyeceğim, beni dövecek. Anamdan emdiğim sütü burnumdan getirecek. İzzet i nefis konusunu sen yanlış anlamışın, diyeceğim bu sefer hadi ordan komünistin kızı senden mi öğreneceğiz, diyecek.

Bir de enayiler grubu var.

Benim gibiler.

(*): Yakın sözcüğü burada aile ve dost çevresi olarak kullanılmış olsa da, yakîn olanlar da gene bir fırkadır ve bizim bilmediğimiz ve belki de anlayamayacağımız bir nedenden ötürü Allah’a çok yaklaşmış kişilerdir.

 

* 10.05.2020 tarihli Bartın Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

 

Loading

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir