NEDEN SİNEMA OKUDUM?
Beni Allah yarattı
Ben de Allahı yarattım
O beni güzellikle yarattı
Ben Allahı severek yarattım
Ama beni annem doğurdu
Doğduktan sonra büyüdüm
Sevdim annemi
Üç yaşında uçağa bindirmiş
Oysa ben annemi bindirmek istemiştim
Ama annem olduğu için o beni bindirdi
Keşke ben onun annesi olmak istemiştim
Ama napalım o benim annem oldu
Bu benim beş yaşında yazdığım şiir.
Bugünlerde sosyal medya yedi yaşında bir çocuğun yazdığı şiiri konuşuyor. Şiir binlerce kez paylaşıldı, en sonunda bestelendi, şiirden yapılmış o beste de binlerce kez paylaşılıp dinlendi.
Benim on dört yaşındayken de yazıp imzaladığım bir belge var. Annemin “Bir Kadın Birkaç Erkek” adlı oyunu Devlet Tiyatroları’ndan red almış, bunu bildiren belgeye annem çok üzülmüş, annemin üzülmesine de ben üzülmüşüm. O belgenin altına şunları yazmışım:
“Bir gün sinema yönetmeni olacağım ve bu oyunu çevirip başarı kazanacağım. Defne.”
Benim kariyer planlamam annemin düşlerini gerçekleştirmek, onu mutlu etmek ve onun gönlünü kazanmak üzerine kurulmuştu. İyi bir arşiviniz ya da tuttuğunuz bir günlüğünüz olsa sizi neyin yönlendirdiğini, neyi niye yaptığınızı daha iyi anlarsınız.
Liseyi on altı yaşında bitirdim ve hemen üniversiteye girdim. Dolayısıyla on altı yaşında Sinema okulu öğrencisi olmuştum.
Anneye adanmış bir hayattı benimki. Annemin en iyi arkadaşıydım. Onun mutlu olması için hiç sorun çıkarmaz, başarılı olmaya çalışır, şikayet etmez, komiklikler yapar, onunla zekice diyaloglara girer, ayrıca benimle övünmesini sağlardım.
Benim de özel hayatım olması gereken yaşa ve olgunluğa geldiğimde annem bunu kabul edemedi.
Arkadaşlarımı ona göre seçerdim. Çünkü zaten müdahale ederdi.
Evliliğimi kendi kararımla yaptım. Hiç affetmedi.
Babam benimle aralıklarla görüşürdü. Her gördüğünde şekil değiştirmiş olurdum. Ya ergenliğe girmiş, ya bir genç kız ya da evli bir kadın olmuş olurdum. Bir keresinde şöyle demişti; senin o evden sağ salim çıkacağını sanmazdım. Ama iyisin, sağlıklısın, güçlüsün… Beni iyice kontrol ederdi. Bileklerime bakar, sırtımı sıvazlar, gözlerime dikkatle bakardı.
Bana yaz diyorlar, çocukluğunu, bugünlere nasıl geldiğini, mücadeleni yaz.
Annemin de hayranları var, babamın da. Ya onları üzersem?
İstemiyorum, bu yüzden.
Ama sizinle üç seneye yakındır birçok şeyi paylaşıyorum. Bir tanıdıklık, samimiyet oluştu gibi. Artık kalemimin ucundan dökülüyor anılarım, ben engel olamıyorum. Bilin ki bu hatırat Bartın Gazetesi okuyucularına özel. (Son zamanlarda bu köşedeki yazılarımı sitemder.org sitesine de koyuyorum. İnternette de arşivlenebilmesi için.)
Konuşamıyorum. Anlat deseler anlatamıyorum, işte böyle yavaş yavaş, küçük, küçük, dökülüyor. Belki bu köşedeki yazılarımdan bir gün otobiyografik bir kitap olur.