TİNNE

TİNNE

“Hemmen yazıyorum!”

Bizim Maya, boynuma, kuyruğunu ısıran yılanlı fuları taktığından beri hiç durmuyorum, sürekli yazıyorum. Meğer bu kadar zamandır kuyruğunu ısıran bir yılana ihtiyacım varmış!

İkinci romanın otobiyografik olmasını istiyordum, ama hayatım bir sürü saçma sapan olayın ucuca eklenmesinden mütevellit olduğu için hem nereden başlayacağımı hem nasıl anlatacağımı bir türlü bulamıyordum.

Beste de böyle yapılır. Birdenbire oluşur en güzel şarkılar. Her şeyin kendiliğinden ve doğallıkla olanı makbuldür. Bu şekilde yapılmış şarkılar, kolaylıkla ulaşır gönüllere, kavrayıverir insanları. Unutulmaz, iz bırakır.

“Yaratım sancıları çeken sanatçı” tribini duymuşsunuzdur. Ben yakın çevremde bu sancılardan çekeni hiç görmedim. Annem daktilonun başına oturdu mu makineli tüfek gibi yazar bitirirdi. Babam da dilekçe yazar gibi dikkatli ve sakince yazardı. Sabahları günlük rutinlerini yapıp, çayını demleyip, otururdu masanın başına.

Ben o manyak sanatçılara sağda solda denk geldikçe açıktan geçtim hep. Bunlar madde almadan kafaları açılmayan, ilişkilerini selpak tüketir gibi tüketen, bir türlü olmamış olgunlaşamamış, özenç sahibi olmaktan öte gidemeyen tiplerdir.

Mesela bu akşam 8. bölümü yazacağım, sonra da bir tencere dolma saracağım. Az evvel yaprağını haşlayıp içini hazırladım, içi soğurken yazılarımı yazacağım, artık sabaha kadar da sararım.

Tinne ikinci romanımın adı. Çünkü Tinne kahramanımın adı. Tinne bir küçük kız. Şu sıralar serpilip genç kız oluyor, göreceğiz bakalım başına neler neler geliyor?

Tin düşünce demek. Defne’nin “ne”sini ekledik mi sonuna Tinne oluyor.

İlyas ‘tinne’nin Kürtçe ‘yok’ anlamına geldiğini söylediğinde çok şaşırdım. “Tam isabet” dedim, yapmak istediğim tam da buydu!

Yazma sürecini peyder pey okuyucuyla paylaşmak, gene benim yapmayı çok istediğim bir şeydi. Binbir gece masallarının anlatılma şekli hikayeciliğin, hikâye anlatmanın ta kendisidir. Şehrazat anlatmazsa ölecektir, devam etmezse ölecektir. Her seferinde en ilginç yerinde keser ki bir gün daha yaşayabilsin.

Dinleyicisi olan Sultan da devamını tutkuyla merak etmekte, bu uzayıp giden masaldan haz almakta, neredeyse dinlemezse öleyazmaktadır.   

Hikâye öyle büyülü bir şeydir ki anlatan da dinleyen de büyünün etkisi altındadır. Sizi dinleyen bir kulak olmazsa niye anlatasınız?

Şimdi Instagram, Facebook, Twitter gibi mecralar sayesinde bana ulaşıyorlar, yorum yapıyorlar. Herkesin etkilendiği, ilham aldığı yer başka. Bu bana çok ilginç geliyor. Ayrıca onların merakla beklediğini bilmek beni çok ciddi motive ediyor.

Ben akşam saatlerinde yazıyorum, İlyas geceleri yüklüyor siteye, okuyucum da gece geç saatlerde ya da sabah saatlerinde okuyor.

Boynuma bağladığım ouroboros’lu fuları hiç çıkartmıyorum. Absürt, fantezi, mizah karışımı tarzımı bu şekilde bulduğumu zannediyorum. Bir çeşit tılsım.

Unutmayın biz sanatçılar büyücü gibiyizdir. Biz konuşmaya başlayınca herkes susar ve hayallere dalar. Başkalarının hayatlarını sizlere yaşatır, onların duygularını kalplerinize yerleştiririz. Sizler de oturduğunuz yerde diyar diyar gezer, zamanda yolculuk eder, ömrünüz boyunca tatma ihtimaliniz bulunmayan tehlikeleri, acıları, mutlulukları bizimle tadar, sonra da birer bilgeye dönüşürsünüz. Çok şey görmüş geçirmiş bilgelere…

Bu maceraya benimle katılmak, Tinne’yi tanımak isterseniz tinne.biz.tr’de sizi bekliyor olacağız. 

* Bartın Gazetesi “Bizden Sual Olunursa” köşesinde yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir